OSMANLI POSTA PULLARININ İZNİK ÇİNİSİYLE DÜETİ!

Koleksiyonunu kitapla taçlandırmasıyla tanınan Oral Avcı ülkemizin önde gelen filatelistlerinden biri. Osmanlı Cihan Devleti'nin 1863 yılına tarihlenen ilk posta pulunu çiniye nakşettiren Koleksiyoner Oral Avcı ile pulculuk serencamı, tarihi pulun çiniye nakşedilmesi ve Almanya'nın Ulm şehrinde düzenlenen Uluslararası Posta Sergisi üzerine bir e-mülakat gerçekleştirdik.

İbrahim Ethem Gören: Oral Bey dünden bugüne koleksiyon merakınızla söze başlayalım dilerseniz...

Oral Avcı: Koleksiyon merakım, gençlik yıllarımdan itibaren başladığım ve zamanla derinleştirerek sürdürdüğüm bir ilgi alanı. Filateliye olan ilgim, başta tarihsel belgeler ve eski mektuplar üzerindeki damgaların ardındaki hikâyeleri keşfetme arzusuyla şekillendi. Özellikle Osmanlı posta tarihi, coğrafyamızın zengin geçmişine ışık tutan sayısız ayrıntıyla dolu. Bu ilginin en son noktası, Avrupa Filateli Akademisi üyeliğim ve koleksiyonumun Irak ve Kudüs gibi önemli bölgelerdeki Osmanlı dönemi posta hizmetleri üzerine yoğunlaşmasıdır.

KOLEKSİYONER AVCI: HER BİR DAMGANIN HİKÂYESİ VARDIR

Her bir damganın, posta tarifesinin ya da güzergâhın ardında başka bir hikâye yatar. Zamanla bu hikâyeleri bir araya getirerek, daha geniş bir tarihi perspektifle günümüz araştırmalarına katkıda bulunabileceğime inanıyorum. Topladığım bu belgeler, yalnızca birer koleksiyon parçası değil, aynı zamanda tarihimizin derinliklerine yolculuk yapmamı sağlayan eşsiz kaynaklar.

Koleksiyonlarınızı tanımak isteriz.

Koleksiyon merakım, Osmanlı posta tarihine duyduğum derin ilgiyle şekillenmiş ve beni iki temel konu üzerine yoğunlaşan titiz bir yolculuğa çıkarmıştır: Osmanlı Irak’ı ve Kudüs’teki Osmanlı dönemi posta hizmetleri. Osmanlı Irak’ında özellikle İngiliz işgali dönemine ait postalardan oluşan nadir parçalar, o dönemin siyasi ve toplumsal dönüşümlerine adeta birer sessiz tanık olarak ışık tutmakta. Her bir damga, her bir posta güzergâhı, tarihin ardında bıraktığı izleri bugüne taşıyarak geçmişin kapılarını aralıyor.

Bu koleksiyonlar, yalnızca birer arşiv değil, aynı zamanda hatıraları ve zamanın parmak izlerini taşıyan değerli belgeler olarak karşımda duruyor. Osmanlı Irak’ına dair yazdığım kitap da bu koleksiyonun üzerine inşa edilmiş; posta tarihinin titizlikle dokuduğu bir anlatıyı içeriyor. Böylelikle, tarihin derinliklerinden süzülen bu hikâyeleri, okurlarım için de yaşayan birer hatıraya dönüştürme gayretindeyim.

Şu anda neler yapıyorsunuz?

Şu an, Osmanlı Kudüs’ünde faaliyet gösteren yabancı posta teşkilatları üzerine derinlemesine bir kitap hazırlıyorum. Yılsonuna doğru yayımlanması planlanan bu eserde, pek az bilinen tarihi ayrıntılarla Kudüs’ün geçmişine dair unutulmuş öyküleri gün yüzüne çıkarmayı amaçlıyorum. Osmanlı’nın Kudüs’teki çok katmanlı yapısını ve postanın uluslararası ilişkilerdeki sembolik önemini yansıtan bir çalışma olacak. Bu bağlamda, Kudüs koleksiyonum Osmanlı Posta İdaresi’nin yanı sıra, Alman, Avusturya, Fransız, Rus gibi yabancı posta idarelerinin Kudüs’teki varlıklarını ve şehrin sosyal yapısını anlamamıza yardımcı olan pek çok nadir parçayı içermektedir.

Her iki koleksiyon da hem kişisel ilgimi hem de tarihi araştırmalarımı besleyen kaynaklardan oluşmakta; geçmişe ışık tutan değerli belgeleri barındırmaktadır. Bu koleksiyonlar, sadece bir filateli arşivi değil, aynı zamanda tarihin detaylarına ve derinlemesine analizlerine olanak tanıyan akademik bir bakış açısıyla ele alınmıştır.

Nezdinizde okuyucularımızı Osmanlı Posta tarihinde kısa bir ufuk turuna çıkarmanızı istirham ediyorum.

Osmanlı posta tarihi, geniş bir coğrafyada köklü bir imparatorluğun iletişim ağını nasıl oluşturduğunu gözler önüne seriyor. İmparatorluk, 19. yüzyılın başlarında özellikle Tanzimat dönemiyle birlikte posta sisteminde köklü reformlara girişmiş, bu reformlar devletin merkez ile taşra arasında etkin bir iletişim sağlamasına ön ayak olmuştur. 1840 yılında Posta Nezareti'nin kurulmasıyla Osmanlı Devleti, menzil sistemiyle yürütülen geleneksel posta hizmetlerinden modern bir posta idaresine geçiş yapmıştır.

Posta hizmetlerinin gelişimi, ilk Osmanlı posta pulu olan “Tuğralı”nın 1863 yılında basılmasıyla önemli bir aşamaya ulaşmıştır. Bu adım, Osmanlı’nın bağımsız bir posta sistemi kurma yönündeki çabalarını simgeler. Ardından, Osmanlı'nın 1875 yılında Dünya Posta Birliği’ne katılması, posta sisteminin uluslararası alanda tanınması ve gelişimi açısından bir dönüm noktası olmuştur. Bu dönemde İstanbul, İzmir, Beyrut ve Selanik gibi şehirlerde hem Osmanlı posta hizmetleri hem de çeşitli yabancı devletlerin postaneleri faaliyet göstermekteydi.

Kudüs, Bağdat ve Selanik gibi farklı kültür ve dinlerin iç içe geçtiği bölgelerde posta hizmetleri, sadece iletişim değil aynı zamanda imparatorluğun otoritesini temsil eden bir unsur olarak da önem taşıyordu. Özellikle Osmanlı Kudüs'ündeki posta hizmetleri, Osmanlı'nın çok kültürlü yapısını yansıtarak, yabancı posta idareleri ile rekabet halinde bulunuyordu.

Osmanlı posta tarihine dair böylesine kapsamlı bir inceleme, imparatorluğun hem iç hem de dış dünyayla kurduğu bağları, diplomatik ve ticari ilişkiler ağını anlamak için eşsiz bir pencere sunuyor. Bu kısa gezintide, Osmanlı posta sisteminin yalnızca mektupların değil, aynı zamanda kültürel ve siyasi mesajların da taşıyıcısı olduğunu görüyoruz.

Osmanlı Cihan Devleti'nde ilk tedavüle giren 1863 tarihli posta pulunun serencamını ve "koleksiyonunuza doğru yolculuğu"nun hikâyesini dinlemek isteriz.

1863 yılında Osmanlı Cihan Devleti'nde tedavüle giren ilk posta pulu, “Tuğralı” olarak bilinen, imparatorluğun bağımsız bir posta sistemine sahip olma kararlılığının sembolüdür. Bu pullar, Osmanlı Devleti'nin modernleşme çabaları ve Avrupa'yla iletişimde daha güçlü bir pozisyon alma isteğinin bir parçası olarak hayata geçirilmiştir. Tanzimat reformlarının getirdiği yenilikler arasında posta hizmetlerinin de modernleşmesi yer alıyordu ve “Tuğralı” pulu, hem yerel hem de uluslararası alanda Osmanlı’nın prestijini temsil eden bir simge haline geldi.

Bu pul, dönemin hem estetik hem de teknik özelliklerini yansıtmakta, Osmanlı tuğrası ve “Devleti Aliye-i Osmaniye” yazısıyla imparatorluğun gücünü ve egemenliğini simgelemekteydi. Posta tarihçileri için bu pul, yalnızca bir haberleşme aracı değil, aynı zamanda Osmanlı'nın dünya sahnesindeki yerini ifade eden bir ikon olarak değerlendirilir.

Koleksiyonuma doğru yolculuğuna gelince… bu ilk Osmanlı pulunu edinmek, benim için adeta zamanın ruhuyla bir temas kurmak anlamına geliyordu. Her bir pul, kendi döneminin izlerini, toplumsal dinamiklerini ve Osmanlı'nın modernleşme serüvenini taşıyor. Bu paha biçilemez pulu koleksiyonuma kattığımda, o dönemin Osmanlı topraklarındaki haberleşme sistemine dair özgün bir pencere de kazanmış oldum. Böylelikle, “Tuğralı” pulu benim için, yalnızca tarihsel bir belge değil, aynı zamanda Osmanlı’nın geçmişine yapılan bir yolculuğun somut bir hatırası haline geldi.

Osmanlı posta pulunu çiniye nakşettirme fikri nasıl ortaya çıktı?

Osmanlı posta pulunu çiniye nakşettirme fikri, Almanya’da düzenlenecek uluslararası filateli sergisinde Türkiye’nin misafir ülke olarak davet edilmesi vesilesiyle ortaya çıktı. Bu değerli organizasyonda, Almanya Filateli Federasyonu Başkanına titizlikle sağladığı koordinasyon sayesinde, ülkemizi temsil edecek ve Türk sanatının zarafetini yansıtacak anlamlı bir hediye sunma fikrine kapıldım. Bu hediyeyi seçerken, dört yıldır büyük bir sevgiyle yaşadığım İznik’in, tarihi ve sanatı harmanlayan ünlü çinilerinin en kıymetli örneklerden biri olacağını düşündüm.

İznik çinileri, yalnızca tarihî bir miras değil, aynı zamanda Osmanlı döneminden bugüne taşınan bir sanat ve zanaatkârlık sembolüdür. Her bir çini parçası, Anadolu topraklarının estetik ruhunu, renk ve desen zenginliğini, kuşaktan kuşağa aktarılan bir sanat geleneğini simgeler. Bu zarif çiniler, Osmanlı sanatında kullanılan ve dönemin incelikli kültürünü temsil eden desenleriyle, bizim dünya sahnesinde kültürel değerlerimizi yansıtacak eşsiz bir örnekti.

Bu düşüncelerle, uluslararası filateli sergisinin sonunda geleneksel olarak düzenlenen gala yemeğinde, İznik çinisinden hazırlanmış bu özel hediyeyi Alman dostlarımıza takdim ederek, onlara ülkemizin zanaat zenginliğinden unutulmaz bir hatıra bırakmak istedim.

Pulun İznik çinisiyle buluşmasını filateli camiamız açısından değerlendirir misiniz? Bir adım öte İznik çini ustasının içinden tarihi pul geçen el emeğine, göz nuruna baktığınızda neler görüyorsunuz?

Bahse konu İznik çinisiyle buluşan pul, oldukça derin bir anlam taşır. Osmanlı'nın kültürel mirasını temsil eden İznik çinisi, zarafeti ve estetiğiyle dünya çapında tanınmış bir sanat formudur. Bu çini sanatının Osmanlı posta puluyla bir araya gelmesi hem filateli hem de kültürel tarihimiz açısından simgesel bir birleşimi ifade eder. Pulun üzerine işlenen İznik çinisi motifleri, Osmanlı döneminin sanat ve zanaatkârlık anlayışını filatelinin ince ve detaycı perspektifiyle buluşturarak bize geçmişten bugüne uzanan köklü bir sanatsal miras sunar.

Bu buluşma, aynı zamanda posta tarihimizin ve Osmanlı sanatlarının evrensel değerlerini geniş kitlelere tanıtmak için bir fırsat sunar. Filatelistler için böyle bir birleşim, yalnızca bir koleksiyon parçası değil, aynı zamanda Osmanlı'nın zarif estetik anlayışının sembolü olan İznik çinisiyle tarihe bir yolculuktur. Bu özel buluşma, İznik’in sanatsal inceliğiyle pulun işlevselliğini bir araya getirerek kültürel mirasımıza duyulan saygıyı derinleştirir ve Osmanlı’nın sanatsal zenginliğini filateli camiamız aracılığıyla yeni nesillere aktarmamıza vesile olur.

İznik çini fırınları yeni pul tasarımlarıyla şenlenmeye devam edecek mi?

Şimdiden çok değerli iki dostumdan bu özel eserin birer kopyası için sipariş aldık. Ancak burada dikkate almamız gereken bir husus var.

Nedir bu husus?

Çini ustamızı aynı çini tasarımını tekrar yapmaya ikna etmek. Ustamız, bu kadar nadide bir eserin ikincisini ya da benzerini yapma fikrine çok sıcak bakmıyor. Neyse ki, 1863 yılında basılan Osmanlı pullarımızın serisinde benzer tasarımlara sahip ancak farklı versiyonlar mevcut. Böylece, dostlarımıza yeni bir tasarım sunma imkânımız var ve bu zarif sanatın farklı yorumlarını İznik çini fırınlarımızda hayata geçirmeye devam edeceğiz!

Almanya'nın Ulm şehrinde düzenlenen Uluslararası Posta Sergisi'ne misafir ülke olarak katıldık. Sergiyi genel anlamda değerlendirir misiniz?

Almanya’nın Ulm şehrinde düzenlenen Uluslararası Posta Sergisi’ne Türkiye’nin misafir ülke olarak katılımı, filatelimizin uluslararası tanınırlığını güçlendirmek adına önemli bir adım teşkil etti. 24-26 Ekim 2024 tarihleri arasında gerçekleşen etkinlikte, özellikle Osmanlı Posta Tarihi üzerine odaklanan Türk koleksiyonerlerimizin koleksiyonları, Avrupa’nın önde gelen filatelistlerinin koleksiyonlarıyla birlikte sergilendi ve zengin içerikleriyle sergi jürisinin beğenisini kazandı.

Değerlendirme sürecinde Uluslararası Filateli Federasyonu (FIP) kurallarından farklı bir yaklaşımla her gruptan en iyi 5 koleksiyon seçildi; bu koleksiyonlardan ilk üçe girenlere ise altın, gümüş ve bronz postacı borusu ödülleri verildi. Bülent Papuççuoğlu’nun dört ciltlik Devlet-i Aliye Posta Damgaları eseri altın ödül kazanırken, Hülya Papuççuoğlu’nun Osmanlı pul öncesi koleksiyonu gümüş ve Alan Mellaart’ın taahhütlü posta koleksiyonu bronz ödüllere layık görüldü.

Bu sergi, Türk filatelistleri için yalnızca Avrupa’nın önde gelen isimleriyle bilgi paylaşımı ve değerli koleksiyonları inceleme imkânı sağlamakla kalmadı; aynı zamanda Osmanlı Posta Tarihi alanındaki birikimimizi uluslararası platformda tanıtarak tecrübelerimizi paylaşmamız açısından da önemli bir fırsat sundu.

Ulm'de Osmanlı Posta Tarihi özelinde sekiz büyük koleksiyon filatelistlerin irfanına arz edilerek yoğun ilgi gördü. Sergi izleyicilerinin Osmanlı Posta Tarihi koleksiyonlarına gösterdikleri ilgiyi neyle telif etmek mümkün?

Ulm'de Osmanlı Posta Tarihi’ne dair koleksiyonların ve literatürün yoğun ilgi görmesini, Osmanlı İmparatorluğu’nun dünya tarihindeki zengin mirasına duyulan saygı ve merakla telif etmek mümkün. Osmanlı Posta Tarihi, yalnızca mektupların taşındığı bir sistem değil, aynı zamanda imparatorluğun geniş coğrafyasındaki kültürel, ekonomik ve siyasi ilişkilerin izlerini barındıran bir ayna niteliği taşıyor. Koleksiyonlar, Osmanlı'nın uluslararası ilişkilerdeki etkin rolünü, bürokrasinin işleyişini ve o dönemdeki olayları tarafsız bir şekilde yorumlayan bir gerçekliktir. 

Sergiyi ziyaret eden filatelistler, Osmanlı’nın kültürel çeşitliliğini ve idari yapısını damgalar ve pullar aracılığıyla inceleme imkânı buluyor. Her bir koleksiyon, Osmanlı’nın posta politikalarını, bugünün 22 ülkesine karşılık gelen dönemin eyaletleri arasındaki ve yabancı devletlerle olan ilişkilerini, imparatorluğun farklı etnik ve dini topluluklara yönelik yönetim stratejilerini gözler önüne seren benzersiz belgeler sunuyor. Dolayısıyla, bu sergilere gösterilen yoğun ilgi, Osmanlı’nın tarihteki köklü yerine ve posta tarihinin o dönemin sosyokültürel yapısını aydınlatmadaki önemine duyulan derin bir hayranlığın ifadesi olarak değerlendirilebilir.

Koleksiyonlar malum olduğu üzere kitaplarla amacına yaklaşıyor/taçlanıyor. Bu bağlamda sergide iki kitap yer aldı. Kitapları da konuşalım dilerseniz...

Elbette, kitaplardan da bahsedelim. Koleksiyonların kitaplarla taçlanması, onları tarihî birer anlatıya dönüştürüyor. Ulm'deki sergide yer alan iki eser de, Osmanlı Posta Tarihi’ne dair benzersiz bilgiler sunan önemli kaynaklar olarak dikkat çekti.

İlk kitap, Bülent Papuççuoğlu’nun dört ciltlik “Devlet-i 'Aliyye–Osmanlı İmparatorluğu Posta Şubeleri” başlıklı ansiklopedik çalışmasıydı. Bu eser, Osmanlı İmparatorluğu'nun posta teşkilatının ülke genelinde kurduğu geniş şube ağına dair ayrıntılı bilgiler içeriyor. Osmanlı posta şubelerinin kuruluşundan faaliyetlerine kadar tüm detaylarıyla incelendiği bu kapsamlı çalışma, imparatorluğun haberleşme altyapısını tarihsel bağlamda derinlemesine ele alıyor.

Diğer kitap ise benim, İngiliz işgal dönemi Osmanlı Irak posta tarihine odaklanan çalışmam. Bu kitap, İngiliz işgali sırasında Osmanlı’nın Irak’taki posta hizmetlerinin nasıl dönüştüğünü bölgedeki siyasi etkileriyle birlikte değerlendiriyor. İşgal döneminin idari ve sosyal yansımalarını posta tarihinin penceresinden inceleyen eser, Osmanlı’nın bu zorlu süreçteki posta faaliyetlerini aydınlatmayı amaçlıyor. Aynı zamanda, günümüz Irak Devleti'nin İngilizler tarafından nasıl kurulduğunu da ele alarak, posta tarihinin ötesinde bölgenin siyasi yapılanmasında İngiliz etkisini gözler önüne seriyor.

Bu iki eser, Osmanlı Posta Tarihi alanında derinlemesine kaynak sunarken, Osmanlı İmparatorluğu’nun posta yapısının farklı yönlerini ele alarak ilgilenenler için kalıcı bir referans niteliği de taşıyor.

Ulm'deki serginin finalinde İznik çinisine nakşettirdiğiniz tarihi posta pulu Almanya Filateli Derneği Başkanı Klaus Weis'e hediye edildi. Weis hediyenize nasıl mukabelede bulundu? Tepkisi nasıl oldu?

Serginin finalinde İznik çinisine nakşettirdiğim Osmanlının ilk pulunu Almanya Filateli Derneği Başkanı Klaus Weis’e takdim ederken, kendisinin oldukça duygulandığını ve bu hediyenin anlamını derinlemesine takdir ettiğini gözlemledim. Weis, Türk kültürüne ve Osmanlı tarihine duyduğu ilgiyi dile getirirken, bu özel eseri büyük bir onurla kabul etti. Hediyeyi eline aldığında, İznik çinisinin zarif işçiliği ve üzerine nakşedilen Osmanlı posta pulunun tarihsel değeri karşısında hayranlığını gizleyemedi. Weis’in bu özel hediyeyi derneklerinin onur köşesinde sergileyeceğini belirtmesi, bizim için hem gurur verici bir anı, hem de iki ülkenin filateli camiası arasındaki dostluğun bir nişanı olarak anlam kazandı.

Hasbihalimize sizin ilave etmek istediğniz hususlar nelerdir?

Elbette, memnuniyetle ilave etmek isterim ki, ilk adımını 11 Kasım’da attığımız Osmanlı Posta Tarihi Uluslararası Sergisi’nin hazırlıklarına resmen başlamış bulunuyoruz. Bu 10 aylık titiz hazırlık sürecinin ardından, Osmanlı posta tarihine dair çok değerli belgeler ve nadide parçaların sergileneceği, oldukça iddialı ve kapsamlı bir sergi düzenlemeyi planlıyoruz. Amacımız, Osmanlı İmparatorluğu’nun geniş coğrafyasındaki iletişim ağını ve posta hizmetlerinin toplumsal, siyasi ve kültürel yansımalarını katılımcılara derinlemesine tanıtmak. Uluslararası düzeyde büyük ilgi çekeceğine inandığımız bu sergiyle, Osmanlı posta tarihine dair yeni bir bakış açısı sunmayı hedefliyoruz.

Son olarak okuyucularımıza nasıl bir mesaj iletmek istersiniz?

Bizi www.osmanlipostatarihi.org adresinden takip etmeye devam edin! Osmanlı posta tarihine dair güncel bilgileri, etkinlik duyurularını ve nadir koleksiyonlara dair paylaşımlarımızı oradan takip edebilir, bu tarihî yolculuğa bizimle adım atabilirsiniz.

 

İbrahim Ethem Gören 15.11.2024 Yazı No: 426

{name}
{content}
+
-
{name}
{content}
+
-

İşleminiz gerçekleştiriliyor. Lütfen bekleyiniz...

SİZİ ARAMAMIZI İSTER MİSİNİZ?

  • ADINIZ
  • SOYADINIZ
  • TELEFON NUMARANIZ
  • E-POSTA ADRESİNİZ
  • AÇIKLAMA
  • Kişisel Verilerle İlgili Aydınlatma Metni ’ni okudum, başvuru kapsamında kişisel verilerimin işlenmesine onayım vardır.

İşleminiz gerçekleştiriliyor. Lütfen bekleyiniz...

BİZ SİZİ ARAYALIM

  • ADINIZ
  • SOYADINIZ
  • TELEFON NUMARANIZ
  • E-POSTA ADRESİNİZ
  • AÇIKLAMA
  • Kişisel Verilerle İlgili Aydınlatma Metni ’ni okudum, başvuru kapsamında kişisel verilerimin işlenmesine onayım vardır.