USTASININ KALEMİNDEN AKLÂM-I SİTTE

Cumhuriyet dönemi Türk hat sanatının mühim simalarından, Hattat Hamit Aytaç’ın hayrülhalefi, Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Öğretim Üyesi Dr. Hüseyin Gündüz, “6 Kalem” anlamına gelen “Aklâm-ı Sitte’yi; Türk hat sanatının yazı nevilerini okuyucularımız için kaleme aldı. Muhterem hocamıza teşekkür ediyoruz.

AKLÂM-I SİTTE

Türkler, X. yüzyılda İslâm dinini kabul etmeleriyle birlikte Uygur alfabesi yerine, Kur’ân-ı Kerîm’in yazımında kullanılan Arap yazısını benimsemişler ve bu yazıya estetik değerler katarak bir sanat hâline getirmişlerdir.

Elimizde bulunan en eski örnekler, XI. ve XIV. yüzyıllar arasında Selçuklu eserlerinde görülmektedir. Selçuklu döneminde Kur’ân-ı Kerîm’in ve kitabelerin yazımında yaygın bir şekilde kullanılan kûfî yazısının yerine “aklâm-ı  sitte”deki (altı tür yazı)  yazılar etkili olmuştur.

Aklâm-ı  sitte “6 kalem” anlamına gelmektedir ve hat sanatında sülüs, nesih, muhakkak, reyhâni, tevkî’ ve rikâ’ (icâze) yazılarını ihtiva etmektedir.

Sülüs

“Üçte bir” anlamına gelmektedir. Harflerin üçte iki kısmında düzlük, üçte bir kısmında meyil hâkimdir. Ağız genişliği 2-3 mm olan kalem ile yazılmaktadır. 3 mm’den daha kalın kalemle yazılanları iri, büyük anlamına gelen “celî” sıfatıyla tanımlanarak celî sülüs adı verilmektedir. İstifli yazılar, başlıklar ve kitabeler için en uygun yazı çeşidi sülüs ve celî sülüstür.

Nesih

“Bir şeyi ortadan kaldırmak, yerine başka bir şey koymak” anlamına gelmektedir. Kalem ağzı genişliği sülüs kalemin üçte biri kadar olup yaklaşık  1 mm.’dir. Kitap ve özellikle Kur’ân-ı Kerîm yazımında kullanılmaktadır. Nesih yazısının çok küçük olanına, toz gibi göründüğünden dolayı “toz’” anlamına gelen gubârî   adı verilmektedir.

Muhakkak

“Muntazam, sağlam” anlamına gelmektedir. Kalem ağzı,  sülüs yazıda olduğu gibi 2-3 mm. genişliğinde olup, sülüse oranla  harfler daha büyüktür. Harflerin  çanakları düzümsü ve geniş olup, sola doğru uzanan kısımları sülüs yazıya göre daha uzundur. Muhakkak yazı genellikle Kur’ân-ı Kerîm yazımında kullanılmıştır.

Reyhânî

Reyhân çiçeğine benzemesi nedeniyle bu adı almıştır ve “reyhânımsı” anlamına gelmektedir. Muhakkak yazının, nesih gibi 1 mm ağız genişliğindeki kalemle yazılanıdır.

Tevkî’

Padişah fermanlarına, menşur ve mektuplara konulan ve imza yerini tutan “alâmet, nişan ve tuğra” anlamındadır. Padişahlara ait ferman, berat gibi belgelerin yazımında kullanılan, harflerin yarısı düz, yarısı yuvarlak, sülüs yazıya oranla boyları, çanak  ve küpleri daha ufak ve kıvrık olan, bütün harfleri birbirine birleştirilebilen  bir yazı çeşidir. Kalem ağzı genişliği sülüs yazıda olduğu gibi 2-3 mm. civarındadır.

Rikâ’

“Hatt-ı icâze” adı da verilen bu yazı çeşidi tevkî’ yazının 1 mm. genişliğinde kalem ağzı ile yazılanıdır. Her iki yazı çeşidi de, harflerin el yazısı gibi birbirine bitişik yazılması nedeniyle süratle yazılmaya uygundur. XVI. yüzyılda dîvânî yazının geliştirilmesine kadar Osmanlı belgelerinin ve icâzetnâmelerin  yazımında kullanılmıştır.

Türklerde Aklâm-ı  Sitte dışında kullanılan yazı çeşitleri  ta’lîk, dîvânî, celî dîvânî, siyâkat ve  rık’a yazılarıdır.

Ta’lîk

İran’da XI. ve XII. yüzyıllarda tevkî’ ve rikâ’ yazılarından geliştirilmiştir. İran’da da genellikle  resmî yazışmalarda kullanılmıştır. İlk önce “nesh-i ta’lîk”, “nesh-ta’lîk” gibi isimlerle anılan yazı, daha sonra nesta’lîk olarak isimlendirilmiştir. Kadîm ta’lîk (eski ta’lîk) de denilen bu yazı gelişerek  XVI. yüzyılda Türk hat sanatına “ta’lik” adı ile dâhil olmuştur. Zarif yapısıyla harekesiz bir şekilde yazılan ta’lîk yazı, hat sanatında sülüs yazıdan sonra en çok tercih edilen yazı çeşidi olmuş ve “celî ta’lîk” şekliyle kitabe ve levha yazımında çokça kullanılmıştır. Ağız  genişliği 2 mm. olan kalemle yazılan bu yazı çeşidi ile birçok  kıt’a yazılmıştır. Ancak, sülüs yazı gibi kompozisyon yapmaya  müsait değildir.

Dîvânî

“Dîvân’a ait” anlamına gelir. Okunması ve kelime aralarına sonradan kelime ilâve edilmesi zor olduğu için, ferman, berat, menşur gibi devlet kararlarını ihtiva eden belgelerin yazımında kullanılan bir yazı çeşididir. Devletin resmî kararları Dîvân-ı Hümâyûn’dan geçtiği için, devlet kararlarının yazıldığı bu yazı çeşidine “dîvânî yazı” adı verilmiştir. Harekesiz yazılmaktadır. Kadîm ta’lîk yazısından geliştirilen bu yazı çeşidinin harekeler, noktalar ve tirfillerle doldurularak süslenmiş şekline ‘’celî dîvânî’’ adı verilir.

Rık’a

Kalem ağzı genişliği 1 mm. olan kalemle yazılan bir yazı çeşididir. Günlük yazışmalarda kullanılır. Dîvânî kırmasından geliştirildiği kabul edilmektedir.

Siyâkat

“Sözün gelişi” anlamına gelen siyâk kelimesinden gelmektedir. Kolay okunamadığı için, ancak sözün gelişinden anlaşılacağı düşünülerek bu ismi almış olabilir. Az yer kapladığı, taklit edilemediği, nokta konmadığı ve serî bir şekilde yazıldığı için devlet yazışmalarında, özellikle mâli konularla ilgili kayıtların tutulmasında kullanılmış stenoya benzer girift bir yazı çeşididir ve yazımında sanatsal bir amaç yoktur.

Dr. Hüseyin Gündüz

Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Öğretim Üyesi

{name}
{content}
+
-
{name}
{content}
+
-

İşleminiz gerçekleştiriliyor. Lütfen bekleyiniz...

SİZİ ARAMAMIZI İSTER MİSİNİZ?

  • ADINIZ
  • SOYADINIZ
  • TELEFON NUMARANIZ
  • E-POSTA ADRESİNİZ
  • AÇIKLAMA
  • Kişisel Verilerle İlgili Aydınlatma Metni ’ni okudum, başvuru kapsamında kişisel verilerimin işlenmesine onayım vardır.

İşleminiz gerçekleştiriliyor. Lütfen bekleyiniz...

BİZ SİZİ ARAYALIM

  • ADINIZ
  • SOYADINIZ
  • TELEFON NUMARANIZ
  • E-POSTA ADRESİNİZ
  • AÇIKLAMA
  • Kişisel Verilerle İlgili Aydınlatma Metni ’ni okudum, başvuru kapsamında kişisel verilerimin işlenmesine onayım vardır.